Doç.Dr.Necmettin ÇALIŞKAN

Doç.Dr.Necmettin ÇALIŞKAN


Bir Fetihten Ötesi: Mekke

02 Ocak 2020 - 06:02

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Anadolu Gençlik Derneği (AGD) tarafından yılın son gününde, yüzlerce noktada, şehirlerin anası (Ummü’l Kurâ) Mekke’nin Fethi; şanına yakışır programlarla yurdun dört bir yanında yâd edilecek.

Yeryüzünde kötülüklerin arttığı, içkinin su gibi aktığı, milyonların milyoner olma umuduyla yanıp tutuştuğu, israf, içki, kumar gibi toplumu yozlaştıran birçok davranışın yaşandığı bir zamanda fethedilen Mekke, bugün de benzer durumların var olduğu bir zaman dilimini yaşıyor.

Kabul edelim ki bu kutlamalara burun bükenlere rağmen Anadolu Gençlik Derneği’nin düzenlediği be etkinlikler takdire şayandır.

Yılbaşının “Fetih Gecesi” olarak kutlanmasından rahatsız bazı kimseler, fethin o gün gerçekleşmediğini söyleye dursun; fetih ruhu amacına ulaştı, ulaşmaya devam ediyor.

Batı kültüründen topraklarımıza sirayet eden, gençliğimizi mahveden, değerlerimizden uzaklaştıran ve yozlaştıran kutlamalara alternatif kutlama gibi görünmenin verdiği psikolojik bir durum var olsa da bu aynı zamanda bireylerin iç dünyasında yaşanan ruhun dışa vurumudur. Bu ilgi, yüreklerde taşınan sevdanın, gönüllerde özlem duyulan heyecanın bir yansımasıdır.

Bugünlerde devletin kesesinden milyarlar harcayarak yapılan ruhsuz programlar, bu ruhu yansıtmaya yetmemektedir. Çünkü bu ruhun temelinde ihlâs, samimiyet ve dava şuuru vardır. Zaten heyecan ve coşkuyla dolup taşan salonlara bakanlar ne denmek istediğini gayet iyi anlayacaktır.  “Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşanlar ile daha sonra harcayıp savaşanlara eşit değildir. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı vaat etmiştir. Allah’ın yaptıklarınızdan haberi vardır” (Hadid 57/10) ayeti mucibince bu büyük olayın idraki içerisinde olmak da büyük bir görevdir.

“Mekke fethinden sonra artık hicret yok; fakat cihat ve niyet vardır. Allah yolunda savaşa çağırıldığınız zaman hemen katılın.” (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 45, Cihâd 1, 27, 184; Müslim, Hac 445, İmâret 85.).

Buna göre fetihten önce Müslüman olan muhacir şerefine nail olmanın ancak şu üç yolla mümkün olacağı belirtilmekte olup bunlar;

a. Cihat etmekle,

b. Cihat şuuru ve kararlılığında (niyet) olmakla,

c. Göreve çağrıldığında baş üstüne deyip hemen yerine getirmekle.

Mekke’nin fethine giden süreçten günümüze çıkarılacak bazı dersler ise;

1. Fetih için “fetih nesli” yani, inanmış yiğit insanlar gereklidir. Çünkü fetihler, tank-top ve tüfekle değil; inanmış ve davasına adanmış kadrolarla yapılır. Bedenler fethedilmeden, beldeler fethedilmez.

2. Peygamberimiz, Mekke’nin fethiyle tarihi bir zafer kazanmıştır. Ancak bu zafer onun tevazuundan zerre kadar eksiltmemiş; aksine şükretmiş ve alçakgönüllülüğü elden bırakmamıştır.

3. Müezzini Hz. Bilal’e Kâbe’de ezan okutmasıyla; hem ırkçılığa karşı bir duruş ortaya koymuş hem de gücünün zirvesinde iken hakkı haykırmayı öğretmiştir.

4. Kendisine ve ashabına büyük zulümler yapan ve yurdundan çıkaran Mekkelileri affetmiştir. Büyüklük kin ve intikam peşinde koşmak değil; affedici olmaktır.

5. Kimsenin malı-canı talan edilmemiş, bir damla kan dökülmeden “gönüller” fethedilmiştir.

Evet, bugün Suriyeli kardeşlerimizin aç-sefil olduğu, büyük felaketlerin yaşandığı Doğu Türkistan’daki asimilasyon politikaları, Arakan’da Müslümanları açlığa/sürgüne/ölüme mahkûm etmenin, Mısır ve Bangladeş’teki idamların, Gazze’nin ve Kudüs’ün işgalini ve daha nice vahşetlerin yaşandığı bir dönemdeyiz.

Sivil toplum örgütleri, organizasyonlar olarak yapacaklarımız belli, etkimiz sınırlı ama heyecanımız büyük. Miting, eylem, yardım ve protesto ancak bunları yapabiliyoruz. Bu nedenle devamlılık ve kararlılık bu ruhu yaşatmaya devam edecektir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum