Birol Aydın ; Sultangazi Saadet Seçime Hazır

Birol Aydın ; Sultangazi Saadet Seçime Hazır Saadet Partisi sultangazi ilçe Teşkilatı Genişletilmiş Divan Toplantısı Gerçekleştirdi

Birol Aydın ; Sultangazi Saadet Seçime Hazır
26 Şubat 2015 - 01:32 - Güncelleme: 26 Şubat 2015 - 03:01

Saadet Partisi sultangazi ilçe Teşkilatı Genişletilmiş Divan Toplantısı Gerçekleştirdi Divan a İlçe Yönetiminin Yanısıra Çok Sayıda Teşkilat Mensubu Katıldı Divan Heyetinin Yönettiği toplantının Başkanlığını İlçe Başkanı Hasan Akpınar Gerçekleştirdi.

Yaklaşık Olarak 360 Kişinin Katıldığı Divan Toplantısına İstanbul İl Başkanı Birol AYDIN ve İkinci Bölge skm Başkanı Mustafa KAYA da Divan Toplantısına  Katıldı.

Programa Birol Aydın ın Erbakan Usulü Yoklama Yapması Vurdu Yoklamada Sultangazi Birol Aydın dan Tam Not Aldı.

Program da Bir konuşma Yapan ilçe Başkanı Akınar İnşallah Bu Seçimlerde Meclis te Olacağız Hasan Akpınar ın Yaptığı Konuşma Şöyle.

Sayın divan, divanımızın değerli üyeleri, aziz dava kardeşlerim.

Hepinizi en kalbi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

İlçe divanımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Ülkemiz ve dünyada önemli hadiseler gelişiyor.

Türkiye ve İslam coğrafyası, tarihte hiç görülmediği kadar kritik bir süreçten geçiyor.  Tam bir ateş çemberinin içindeyiz. Bütün İslam coğrafyasında aynı tehlikeli oyunlar oynanıyor. “Şii”, “Sunni”, “Türk”, “Kürt”, “Arap”, “Acem” denilerek, her türlü etnik ve mezhebi farklılıklar tahrik ediliyor, kışkırtılıyor. Zaten bölünmüş bir coğrafya bu yolla daha da küçük parçalara bölünüyor. “Mikro Devletçikler” kuruluyor. Sınırlar Müslümanların aleyhine olarak yeniden çiziliyor. “Böl-parçala ve yok et taktiği” acımasızca uygulanıyor.

Değerli kardeşlerim,

Zulüm yerine adaleti yeniden hâkim kılmaya mecburuz. Bunun için yapmamız gereken ilk iş şahsiyetli bir dış politika ortaya koymaktır. Avrupa kapılarında oyalanmak yerine, öze dönmek, kendimize gelmek ve İslam Birliğini kurmak bir mecburiyettir. Çünkü İslam Birliği’ni kurmadan, adil bir dünya kurmak mümkün değildir. Ateş kapımıza dayandı. Küresel emperyalizmin ve Siyonizm’in asıl hedefi Türkiye’dir. Irak, Suriye, Libya, Yemen… Her düşen İslam ülkesi, tehlikenin Türkiye’ye biraz daha yaklaştığını göstermektedir. Bu yüzden ya bir olacağız ya da yok olacağız! Yıllar önce Irak işgal edildiği zaman halkımızı uyarmıştık. Irak’tan sonra sıra Suriye’ye gelecek demiştik, unutmayın asıl hedef Türkiye’dir demiştik. Gerçekten Suriye bugün tam ateş çemberi içindedir.
Değerli kardeşlerim,

Peki İslam coğrafyası bu kadar hassas, bu kadar tehlikeli ve bu kadar kritik bir süreçten geçerken, İslam ülkelerine öncülük etmesi gereken Türkiye’de neler oluyor? Hala Avrupa Birliği’nden medet umuluyor. Hala, Türkiye’yi bölüp-parçalamak isteyenin Avrupa Birliği olduğu unutuluyor. Malumunuz dünyada Avrupa Birliği diye bir Bakanlığı olan tek ülke Türkiye’dir. Bu millet, bu zilleti hak etmiyor, adeta bir uşak gibi kapıda bekletiliyor. Bu millet tarihin en şerefli milletidir.  Boğazına bir lokma ekmek, ayağına ham çarık bulamadığı günlerde bile Avrupa’ya boyun eğmedi.

Değerli kardeşlerim,

Sadece dış politika mı? Maalesef, Türkiye, Gelir dağılımındaki adaletsizlikle, Yüzde onları aşan işsizlikle, Rüşvet ve yolsuzlukla, Ahlaki kokuşmuşlukla da ekonomi büyük bir felaketin içine sürüklemiştir. Son yıllarda kazanan hep rantiye olmuştur. Esnaf perişan, çiftçi perişan, emekli perişan, memur perişan… Koskoca bir milletin alın teri, bir avuç rantiyeciye akıyor. Koskoca Türkiye 400-500 aile için ter döküyor, can veriyor. Sadece birkaç rakama bakmak bile milletimizin durumunu anlamak için yeterli: On yıl önce, mahkemelerimizde 9 milyon icra dosyası vardı, bugün 22 milyon icra dosyası var. On yıl önce, vatandaşın bankalara olan borcu 6.5 milyardı! Bugün 330 milyar. On yıl önce, kişi başına düşen borç 3.210 dolar idi. Bugün kişi başına düşen toplam borç 8.520 dolar. On yıl önce son 20 yılın işsizlik ortalaması yüzde 6.6 idi. Bugün yüzde 10.5’tir. Gerçek işsizlik ise yüzde 20’nin üzerindedir. Sayısal olarak altı milyon kadar insanımız işsiz. İşsizler ordusunun 900 bini üniversite mezunu gencimizdir.

Durum bu iken, Devlet Bütçesi’nden her yıl faiz lobisine ortalama 50 milyar TL ödeniyor. 2015 yılı Bütçesinde bu miktar, yani faiz ödeneği 55 milyar TL’dir. Demek ki millet yine rantiye için çalışılacaktır. Öte yandan “IMF’ye olan 23 milyar doları biz ödedik” diye propaganda yapılıyor. Ama aynı dönemde 420 milyar dolar yeni borçlanmayla toplam borcun 650 milyar dolara çıktığı söylenmiyor. On yıl önce, tarımda kendi kendine yeten bir Türkiye vardı. Bugün Arjantin’den mısır, Ukrayna’dan buğday, Şili’den Angus ithal eden bir Türkiye var.  Bugün Ankara’nın gündemi başka, milletin gündemi başkadır. Ankara bir takım yolsuzlukların, üzerini öretmeye çalışırken, Anadolu işsizlikle ve yoklukla uğraşıyor.

Değerli kardeşlerim,

İktidara geldiğimizde öyle bir besmele çekeceğiz ki, Türkiye’de yer yerinden oynayacak.  Ülkemiz hızla kalkınacak, milletimiz bolluk ve refaha kavuşacak. Tıpkı, Türkiye’nin bir sente muhtaç olduğu bir dönemde bütün Anadolu’yu fabrikalarla donattığımız gibi. Bu ülke için hizmet edene, şükranlarımızı sunarız, ama biliyoruz ki, milli görüş dışında bu ülkeyi bir bütün halinde kucaklayacak başka bir kadro yoktur. Olsaydı bu zamana kadar zaten çözerlerdi.

Bu ülke zengindir. Ancak kaynakları israf ediliyor. Bütün insanlarımıza iş temin etmek zorundayız. Bu da ancak yeni iş sahaları açmakla, milli kaynaklara dayanan hızlı ve yaygın sanayi hamlesiyle mümkün olabilir. Saadet iktidarında bin odalı saraylar değil, her birinde binlerce gencimizin çalışacağı fabrikalar yapacağız.

Saadet Partisi gelince bu bozuk düzen çöpe atılacak, yerine ‘Adil Bir Düzen Kuracak’. Gelir dağılımında adalet sağlanacaktır. İktidara geldiği gün, emeklinin, işçinin ve memurun mutfağındaki yangını söndürülecektir. Asgari ücretten vergi alınmayacaktır. Bu, asgari ücretin % 50 artırılması demektir. Bilindiği gibi bugün asgari ücret 949.-TL açlık sınırı ise 1.400 TL. Asgari ücretin açlık sınırının altında tespit edilmesi sosyal devlet bakımından asla kabul edilemez.

Taşeron işçiler kadroya geçirilecek; böylece, sosyal hukuk devleti için bir yüz karası olan çağdaş köleliğe son verilecektir.

Bu aşamada birileri çıkıp “İyi de, parayı nereden bulacaksınız?” diyecektir. 1996 yılında parayı nerelerden buldu isek yine oralardan bulacağız. Örneğin, buraya kadar saydığımız harcamaların toplamı 2015 Bütçesi’nde faiz lobisi için ayrılan 54 milyarın beşte birinden bile daha azdır.

Bütün üretim faktörleri faaliyete geçirilecektir. Bugün, işsizlerimizin sayısı altı milyonu bulmuş durumdadır. Anadolu göç veriyor. Bu yüzden topraklarımızın çok önemli bir bölümü işletilemiyor. Hayvancılık ise ölmüş durumdadır. Bankalar ise bütünüyle tüketim kredisi vermektedir. Üretime yönelik hemen hiçbir yatarım yapılmamaktadır. Üstelik Milli Görüş İktidarlarının kurduğu fabrikalar da “Özelleştirme” adı altında önce eşe-dosta peşkeş çekilmekte, sonra da bunların yerlerine yüksek katlı binalar dikilmektedir. Saadet İktidarında durum bütünüyle farklı olacaktır. Çünkü biz, top yekûn bir üretim seferberliği başlatacağız. “Bütün topraklar ekilsin, boş arazi kalmasın” diye çiftçilerimiz hem sübvansiyonla hem de “mavi mazot” (vergisiz mazot) ile desteklenecektir. Esnafımız için faizsiz kredi sağlanacaktır. Sanayicilerimiz, baş tacımızdır. Onların yatırıma yönelik her türlü faaliyetleri teşvik edilecektir. Faizle milletimizin sömürülmesine son verilecektir. Çünkü bize göre faiz bir dünya gerçeği değil, küresel emperyalizmin sömürü aracıdır. Faize karşı çıkmayan hiçbir sistem, sömürüyü önleyemez.

Değerli kardeşlerim,

Ülkemiz tam bir ahlaki ve manevi çöküş yaşıyor.

Uyuşturucu bağımlılığındaki artış ve kullanma yaşının 10’a inmesi, toplumsal şiddet artışı, aile kurumundaki dejenerasyon, kadın cinayetlerindeki artış kaygı verici boyutlardadır. Ceza evleri dolup taşıyor. Gün geçmiyor ki kaçırılan bir çocuk, uyuşturucu batağında sokaklarda ölen bir genç, tecavüze uğrayan bir mağdur haberi duymayalım. Bütün bunların sadece ülkemizde olmadığını biliyoruz. Evet, biliyoruz tüm dünyada trajik bir buhranın yaşandığını. Parçası olmak için çırpındığımız bu modern dünyada ahlaki ve manevi değerlerden eser kalmadığını…

Ve yine biliyoruz ki insanlığın yaşadığı buhran kendiliğinden meydana gelmiyor. Vahşi batı kapitalizminin insanlığa dayattığı hayat tarzının sonucudur bu durum. Çıkmazda kendine yol arayan insanlığa hiçbir beşeri sistem yardım edemiyor. İnsan kaynaklı sistemler çok iyi niyetlerle yola çıksa da kısa zamanda bir sömürü aracına dönüşüyor.

Çöken değerler sisteminin altında kalan batı kendi sistemini acımasızca eleştirirken maalesef bütün dünyaya umut ve çıkış sunacak bir medeniyetin mensupları olarak çürümüş sistemlere eklenmek gibi beyhude bir çabanın içine giriyoruz. Bir yandan “dindar nesil” yetiştirme iddiasını dillendirirken diğer yandan’’ kastettiği’’ din ile taban tabana zıt değerlere sahip AB için ahlaki-manevi değerlerimizden olmadık tavizler veriyoruz.

Çağımız buhranda, kurtuluş İslam’da.

O halde görev bize düşüyor, Milli Görüşçülere düşüyor.

Aziz dava kardeşlerim,

Bu işler heyecan işidir. Bu işler inanç işidir. Bu işler azim işidir. Bu işler iman işidir. Bizim amacımız da, hedefimiz de bellidir; Kısacası: Hukukta adalet, Kazançta bereket, İnsanda fazilet, Temiz toplum, temiz siyaset, Dünyada Saadet.  Şimdi bunun için önümüzde tarihi bir fırsat var. Sadece 3 ayımız kaldı. Bu 3 aylık süre içinde takatimizin sonuna kadar koşuşturacağız. Kapı kapı dolaşacağız. Tutmadık el, dokunmadık yürek bırakmayacağız. Milletimizle el ele verip bu bozuk düzeni, bu soygun düzenini değiştireceğiz. Adil Düzeni kuracağız.

Akpınar ın Ardından Bir Konuşma Yapan Birol Aydın İnşallah Seçimlerden Galip Ayrılacağız Herzamankinden Daha Fazla Çalışacağız ve Meliste Gurubumuzu Kuracağız Bazı Köşe Başlarını Tutan Şahslarıda Önemseyecek Kaale Almayacak Biz Allah için Çalışmalarımızı Sürdüreceğiz Dedi.

Program Birol Aydın ın Konuşmasının Ardından Sona erdi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum