Borç Batağındaki Kapitalist Sistem
MKÜ Stratejik Düşünce Topluluğu, 9 Mart Çarşamba günü konuşmacı olarak katılan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN ile ‘ Borç Batağındaki Kapitalist Sistem’ isimli konferans gerçekleştirdi.
MKÜ Stratejik Düşünce Topluluğu, 9 Mart Çarşamba günü konuşmacı olarak katılan Yıldırım Beyazıt
Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN ile ‘ Borç Batağındaki
Kapitalist Sistem’ isimli konferans gerçekleştirdi. Konferansta , Küresel Faiz Sistemini, Borca dayalı faiz
Sistemini , Türkiye’deki faiz Sistemini ve Faizsiz bir sistem kurmanın mümkün olduğunu anlatan Prof. Dr
Mete Gündoğan Sözlerine Şöyle Devam etti;
Modern ekonominin en büyük kurumsal açmazı, içinde bulunduğu Borca Dayalı Para Sistemidir. Bankalar,
temelde var olmayan bir parayı borç (kredi) olarak vermektedirler. Dolayısıyla bu yapı onlara müthiş bir
hükmetme ve hakim olma yetkisini de birlikte getirmiştir.
Bu çerçevede siyasi söylemler ile fiili uygulamalar arasındaki fark da burada yatar. Aslında bankacılık
sisteminin burada kullandığı, daha doğru bir deyimle istismar ettiği olgu, toplumun tek yönlü olarak
otoriteye karşı gösterdiği güven duygusudur. Genelde insanlar ellerinde tuttuğu “para”nın ne olduğunu
sorgulamadıkları gibi banka hesap cüzdanlarındaki paranın da bankada eksiksiz mevcut olduğunu
varsayarlar.
İşte modern para sisteminin sağlamlığı bu güvenin istismarı üzerinde bina edilmektedir. Bu istismar açığa
çıktığı anda bütün sistem göçer. Aynı şekilde merkez bankaları, Borca Dayalı Para Sistemi’ni beslemek ve
dengelemek için benzer prensiplerle kurulmuştur. TC Merkez Bankası da değişik hissedarlara sahip bir
anonim şirket olarak kurulmuştur. TCMB Anonim Şirketi bir bakıma bir KİT’tir ve ürettiği mal ise
piyasadaki ticari faaliyetlerde (en geniş anlamda) kullandığımız “para”dır.
Bu Anonim şirket, malı (bastığı para) ile piyasanın ihtiyacını giderir. Ancak bu ihtiyaç giderme karşılıksız
olmaz. TCMB Anonim Şirketi ürettiği parayı piyasaya borç olarak verir, yani faiz karşılığında “para”sını
satar. Üretilen her banknot, üzerinde yazılı miktar kadar borcu ifade eder. Bu mekanizma borca dayalı
para sisteminin bir gereğidir.
Dünyadaki hemen hemen bütün merkez bankaları bu sisteme göre çalışırlar. Çeşitli kriterlere göre (bazen
de hiçbir kriter olmaksızın) para üreterek (basarak) piyasaya faiz karşılığında satarlar, yani borç verirler.
Bu nedenle, döviz kuru ve faiz ayarlamaları modern merkez bankalarının ellerindeki en güçlü piyasaya
müdahale araçlarıdır.
Her şeyden önce sorulması gereken şudur: Böyle bir sistem ile çalışmak zorunda mıyız? Elbette hayır.
Ancak böyle bir sisteme adeta kolumuzu kaptırmış durumdayız. Kayıtsız kalıp devam edersek reel
ekonomik problemlerimizi çözemeyeceğimiz gibi çok ciddi ve kaçınılmaz bir mali kriz ile karşı karşıya
kalırız. Zaten hali hazırda dünyanın içinde bulunduğu mali krizin ana sebeplerinden en önemlisi de budur.
Bu tür krizlerin “dışavurum”u sonucunda neler olabileceğini uzak doğuda gördük. Bu nedenle sorun
radikal bir yaklaşımla çözülmesi gerekmektedir.
Merkez Bankası, kanun ile ayrıcalıklı olarak kurulan ve kendisine geniş yetki ve imtiyazlar verilen özel bir
anonim şirkettir. Bu şirketin tam adı “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A. Ş.”dir. Burada dikkat
edilmesi gereken çok küçük, ama mana olarak çok büyük bir nüans var. Bu şirket “Cumhuriyet Merkez
Bankası”dır. Tıpkı “İş Bankası” yada “Halk Bankası” gibi. Lakin başına “Türkiye” ifadesi konulduğu zaman,
birçok dikkatsiz okuyucu tarafından “Türkiye Cumhuriyeti” gibi okunabilmektedir. Halbuki öyle değil.
Şirketin ismindeki “Cumhuriyet” kelimesinde “i” takısı yoktur. Eğer “Cumhuriyeti” olsaydı bir aidiyet ifade
edecekti ki bu da ayrı bir resmi statü oluşturur. Burada ise ifade sadece “Cumhuriyet”tir. Bunu “Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası AŞ” şekilde okuduğunuzda size cümle düşüklüğü varmış gibi gelebilir.
Eğer böyle geliyorsa, onun sebebi, sizin bu şirketi “Türkiye Cumhuriyeti”ne ait bir şey olduğunu
sanmanızdan ya da varsaymanızdan ileri geliyordur. Ancak oradaki “Cumhuriyet” kelimesini yalın bir
ifade, bir isim olarak algılarsanız, o taktirde herhangi bir cümle düşüklüğünün olmadığını anlarsınız. Bunu
test etmek için elinizdeki bütün kağıt paraların üzerindeki ifadelere bu bilinçle tekrar bakın. “Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası” yazıyor değil mi? Peki ama neden? Gözden bir şeyler mi kaçırılmaya
çalışılıyor? Diyerek Sözlerine son Verdi.
Etkinlikte açıklama yapan Stratejik Düşünce Topluluğu Akademik Danışmanı Arş.Gör. Abdullah Aydın,
Topluluğumuz, sadece üniversite bünyesinde değil, Hatay genelinde genç arkadaşlarımızı sosyal
sorumluluk projelerine dâhil ediyor. Pasif gençlikten, ecdad bilinciyle, Milli ve Manevi şuur ile yetişen
aktif gençlik yetiştiriyoruz açıklamalarında bulundu.
Stratejik Düşünce Topluluğu, 5 yıldır Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'nde manevi ve ahlaki değerler
çizgisinde, üniversite gençliğine yönelik aktif olarak faaliyetler gösteriyor. Dünya üzerinde gerçekleşen
hadiselere duyarsız kalmayıp, bu konularda fikir üretip, etkinlikler, söyleşiler, seminer ve konferanslar
yapıyor.
Topluluğun geçmişteki bazı faaliyetleri ise şöyle:
Konferans: 28 Şubat
Konferans: Değişen Dünya ve Sosyal Medyanın Yeri
Konferans: Arap Baharı ve Suriye
Konferans: Filistin’e Genel Bakış (Konuşmacı: Fahreddin Özlen)
Konferans: Yeni Türkiye (Konuşmacı: Ömer Altaş)
Konferans: Medeniyet Fikri ve Öncü Kuşak (Konuşmacı: Yusuf Kaplan)
Konferans : Allah’ını Seven Defansa Gelsin
Söyleşi: 7 Güzel Adam Dizi Ekibi ile Edebiyat Söyleşisi
Teknik Gezi: Ankara'da Dış Politika Eğitimi
Sosyal Faaliyet: Kampüste Ramazan Ayında İftar Çadırı
Sosyal Faaliyet: Kitap Ayracı Dağıtımı
Sosyal Faaliyet: 28 Şubat Sabah Namazı Organizasyonu
Yarışma: Ödüllü Karikatür Yarışması
Organizasyon: KAYSEM (Kamu Yönetimi Sempozyumu) Koordinasyonu
Biyografi Çalışması: Tarihe İz Bırakanlar Başlıklı Beyin Fırtınası
YORUMLAR