Borç Batağındaki Kapitalist Sistem

MKÜ Stratejik Düşünce Topluluğu, 9 Mart Çarşamba günü konuşmacı olarak katılan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN ile ‘ Borç Batağındaki Kapitalist Sistem’ isimli konferans gerçekleştirdi.

Borç Batağındaki Kapitalist Sistem
11 Mart 2016 - 05:24 - Güncelleme: 11 Mart 2016 - 05:30

MKÜ Stratejik Düşünce Topluluğu, 9 Mart Çarşamba günü konuşmacı  olarak katılan Yıldırım Beyazıt

Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN ile ‘ Borç Batağındaki

Kapitalist Sistem’ isimli konferans   gerçekleştirdi.  Konferansta , Küresel Faiz Sistemini, Borca dayalı faiz

Sistemini , Türkiye’deki faiz Sistemini ve Faizsiz bir sistem kurmanın mümkün olduğunu anlatan  Prof. Dr

Mete Gündoğan  Sözlerine Şöyle Devam etti;

Modern ekonominin en büyük kurumsal açmazı, içinde bulunduğu Borca Dayalı Para Sistemidir. Bankalar,

temelde var olmayan bir parayı borç (kredi) olarak vermektedirler. Dolayısıyla bu yapı onlara müthiş bir

hükmetme ve hakim olma yetkisini de birlikte getirmiştir.

Bu çerçevede siyasi söylemler ile fiili uygulamalar arasındaki fark da burada yatar. Aslında bankacılık

sisteminin burada kullandığı, daha doğru bir deyimle istismar ettiği olgu, toplumun tek yönlü olarak

otoriteye karşı gösterdiği güven duygusudur. Genelde insanlar ellerinde tuttuğu “para”nın ne olduğunu

sorgulamadıkları gibi banka hesap cüzdanlarındaki paranın da bankada eksiksiz mevcut olduğunu

varsayarlar.

İşte modern para sisteminin sağlamlığı bu güvenin istismarı üzerinde bina edilmektedir. Bu istismar açığa

çıktığı anda bütün sistem göçer. Aynı şekilde merkez bankaları, Borca Dayalı Para Sistemi’ni beslemek ve

dengelemek için benzer prensiplerle kurulmuştur. TC Merkez Bankası da değişik hissedarlara sahip bir

anonim şirket olarak kurulmuştur. TCMB Anonim Şirketi bir bakıma bir KİT’tir ve ürettiği mal ise

piyasadaki ticari faaliyetlerde (en geniş anlamda) kullandığımız “para”dır.

Bu Anonim şirket, malı (bastığı para) ile piyasanın ihtiyacını giderir. Ancak bu ihtiyaç giderme karşılıksız

olmaz. TCMB Anonim Şirketi ürettiği parayı piyasaya borç olarak verir, yani faiz karşılığında “para”sını

satar. Üretilen her banknot, üzerinde yazılı miktar kadar borcu ifade eder. Bu mekanizma borca dayalı

para sisteminin bir gereğidir.

Dünyadaki hemen hemen bütün merkez bankaları bu sisteme göre çalışırlar. Çeşitli kriterlere göre (bazen

de hiçbir kriter olmaksızın) para üreterek (basarak) piyasaya faiz karşılığında satarlar, yani borç verirler.

Bu nedenle, döviz kuru ve faiz ayarlamaları modern merkez bankalarının ellerindeki en güçlü piyasaya

müdahale araçlarıdır.

Her şeyden önce sorulması gereken şudur: Böyle bir sistem ile çalışmak zorunda mıyız? Elbette hayır.

Ancak böyle bir sisteme adeta kolumuzu kaptırmış durumdayız. Kayıtsız kalıp devam edersek reel

ekonomik problemlerimizi çözemeyeceğimiz gibi çok ciddi ve kaçınılmaz bir mali kriz ile karşı karşıya

kalırız. Zaten hali hazırda dünyanın içinde bulunduğu mali krizin ana sebeplerinden en önemlisi de budur.

Bu tür krizlerin “dışavurum”u sonucunda neler olabileceğini uzak doğuda gördük. Bu nedenle sorun

radikal bir yaklaşımla çözülmesi gerekmektedir.

Merkez Bankası, kanun ile ayrıcalıklı olarak kurulan ve kendisine geniş yetki ve imtiyazlar verilen özel bir

anonim şirkettir. Bu şirketin tam adı “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A. Ş.”dir. Burada dikkat

edilmesi gereken çok küçük, ama mana olarak çok büyük bir nüans var. Bu şirket “Cumhuriyet Merkez

Bankası”dır. Tıpkı “İş Bankası” yada “Halk Bankası” gibi. Lakin başına “Türkiye” ifadesi konulduğu zaman,

birçok dikkatsiz okuyucu tarafından “Türkiye Cumhuriyeti” gibi okunabilmektedir. Halbuki öyle değil.

Şirketin ismindeki “Cumhuriyet” kelimesinde “i” takısı yoktur. Eğer “Cumhuriyeti” olsaydı bir aidiyet ifade

edecekti ki bu da ayrı bir resmi statü oluşturur. Burada ise ifade sadece “Cumhuriyet”tir. Bunu “Türkiye

Cumhuriyet Merkez Bankası AŞ” şekilde okuduğunuzda size cümle düşüklüğü varmış gibi gelebilir.

Eğer böyle geliyorsa, onun sebebi, sizin bu şirketi “Türkiye Cumhuriyeti”ne ait bir şey olduğunu

sanmanızdan ya da varsaymanızdan ileri geliyordur. Ancak oradaki “Cumhuriyet” kelimesini yalın bir

ifade, bir isim olarak algılarsanız, o taktirde herhangi bir cümle düşüklüğünün olmadığını anlarsınız. Bunu

test etmek için elinizdeki bütün kağıt paraların üzerindeki ifadelere bu bilinçle tekrar bakın. “Türkiye

Cumhuriyet Merkez Bankası” yazıyor değil mi? Peki ama neden? Gözden bir şeyler mi kaçırılmaya

çalışılıyor? Diyerek Sözlerine son Verdi.

Etkinlikte açıklama yapan Stratejik Düşünce Topluluğu Akademik Danışmanı Arş.Gör. Abdullah Aydın,

“Topluluğumuz, sadece üniversite bünyesinde değil, Hatay genelinde genç arkadaşlarımızı sosyal

sorumluluk projelerine dâhil ediyor. Pasif gençlikten, ecdad bilinciyle, Milli ve Manevi şuur ile yetişen

aktif gençlik yetiştiriyoruz açıklamalarında bulundu.

Stratejik Düşünce Topluluğu, 5 yıldır Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'nde manevi ve ahlaki değerler

çizgisinde, üniversite gençliğine yönelik aktif olarak faaliyetler gösteriyor. Dünya üzerinde gerçekleşen

hadiselere duyarsız kalmayıp, bu konularda fikir üretip, etkinlikler, söyleşiler, seminer ve konferanslar

yapıyor.

Topluluğun geçmişteki bazı faaliyetleri ise şöyle:

Konferans: 28 Şubat

Konferans: Değişen Dünya ve Sosyal Medyanın Yeri

Konferans: Arap Baharı ve Suriye

Konferans: Filistin’e Genel Bakış (Konuşmacı: Fahreddin Özlen)

Konferans: Yeni Türkiye (Konuşmacı: Ömer Altaş)

Konferans: Medeniyet Fikri ve Öncü Kuşak (Konuşmacı: Yusuf Kaplan)

Konferans : Allah’ını  Seven Defansa Gelsin

Söyleşi: 7 Güzel Adam Dizi Ekibi ile Edebiyat Söyleşisi

Teknik Gezi: Ankara'da Dış Politika Eğitimi

Sosyal Faaliyet: Kampüste Ramazan Ayında İftar Çadırı

 

Sosyal Faaliyet: Kitap Ayracı Dağıtımı

Sosyal Faaliyet: 28 Şubat Sabah Namazı Organizasyonu

Yarışma: Ödüllü Karikatür Yarışması

Organizasyon: KAYSEM (Kamu Yönetimi Sempozyumu) Koordinasyonu

Biyografi Çalışması: Tarihe İz Bırakanlar Başlıklı Beyin Fırtınası

YORUMLAR

  • 0 Yorum