Kürt meselesini hak ve adalet ekseninde çözeceğiz

Saadet Partisi Lideri ve cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, Anadolu’nun kadim şehri Diyarbakır’da Tigris diyalogları programının konuğu oldu...

Kürt meselesini hak ve adalet ekseninde çözeceğiz
07 Haziran 2018 - 02:40 - Güncelleme: 07 Haziran 2018 - 03:50

Saadet Lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Temel Karamollaoğlu, Diyarbakır’da DİTAM ‘Tigris Diyalogları’ programının konuğu oldu. Başta bölge sorunları olmak üzere birçok konuda önemli değerlendirmelerde bulunan Karamollaoğlu, “Kürt meselesinin çözümünde Türkiye, tarihi bir süreç yaşıyor. Bu meseleyi kendi içimizde çözemediğimiz takdirde dış güçlere açık hale geliyoruz. Bunun sonucunda da küresel emperyalizmin ve Siyonizm’in oyunlarına olanak veriyoruz. Bunun önüne geçmek için bölgesel bir birlik ile bu mesele çözülmelidir. Emperyalizmin hesaplarını boşa çıkarmalı ve tüm halkların refah ve özgür olması sağlanarak büyük bir birliktelik sağlanmalıdır” açıklamasında bulundu.

MİLLİ GÖRÜŞ PARTİLERİ BU MESELENİN ÇÖZÜMÜNDE EN SAMİMİ PARTİLERDİR

“Milli Görüş olarak bu konuyu ilk defa 1991 yılındaki Refah Partisi Kongresi’nde ele aldık. O dönem rahmetli Erbakan, 17 madde ile sorunun adil çözümünü ortaya koymuştu. Bu nedenle yine söylüyoruz ki bu meselenin çözülmesinde en samimi partiler Milli Görüş partileridir. Bu da kendini Milli Görüş iktidarlarında göstermiştir. Bunun sonucunda da birçok bedel ödenmiştir.” 

 

KİMSE ETNİK FARKLILIKLARI NEDENİ İLE ÜSTÜNLÜK SAHİBİ DEĞİLDİR

“Bir ülkenin temel prensibi farklılıkları koruyup hak ve adalet ekseninde bir birlik oluşturmak olmalıdır. Bütün insanlar doğuştan gelen haklara sahiptir ve bunların korunması gerekir. Kimse kimseden etnik farklılıkları nedeni ile üstün değildir. Zaten meseleye baktığımız zaman sorun halklarımız arasında değil bizi ayrıştıran politikalardan ötürüdür. Bunun için temel insan haklarının kâmil manada sağlanacağı yeni bir anlayış geliştirilmelidir. Bunun için de bölge ülkeleri ve toplum temsilcileri bir araya gelip ortak bir platform oluşturulmalı ve çözüm yolları ortaya konmalıdır. Meselenin çözümü için uzun vadeli bir program belirlenmelidir.”

Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Temel Karamollaoğlu, Anadolu’nun kadim şehri Diyarbakır’da seçim çalışmalarına devam ediyor. Kentteki ilk programlarında Karamollaoğlu, kentin ve bölgenin önemli STK’larından olan Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM)’ın ‘Tigris Diyalogları’ programının konuğu olarak başta bölge sorunları olmak üzere birçok konuda önemli değerlendirmelerde bulundu. Ulusal ve yerel basının yoğun ilgi gösterdiği programa siyaset, akademisyen ve basın alanından birçok önemli isim katıldı.

 

BU MESELE HAYATİ BİR MESELEDİR

Hem partilerinin hem de kendilerinin üzerinde durduğu meselelerin başında Kürt meselesi olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Karamollaoğlu, “Bu mesele üzerine parti olarak bir rapor hazırladık. Ülkenin bu en önemli ve hayati meselelerinden olan Kürt meselesinde hak ve adalet eksenli bir anlayış geliştirmeye çalıştık.” ifadelerini kullandı.

BÖLGE ÜLKELERİ BİR ARAYA GELMELİDİR

“Kürt Meselesi sadece ülkemizi etkilemiyor. Bu meselenin Irak, Suriye ve İran boyutu da vardır. Bu ülkelerde yaşayan Kürtler arasında akrabalık bağı olmasına rağmen aralarında sınırlar da vardır. Arap Baharı sonrası Suriye’de yaşananlar meseleyi daha şiddetli bir boyuta taşımıştır. Bu dört ülkenin yapması gereken bir araya gelip sorunlara çözüm bulmaktır.”

MİLLİ GÖRÜŞ PARTİLERİ BU MESELENİN ÇÖZÜMÜNDE EN SAMİMİ PARTİLERDİR

“Milli Görüş olarak bu konuyu ilk defa 1991 yılındaki Refah Partisi Kongresi’nde ele aldık. O dönem ‘Rahmetli Erbakan 17 madde ile sorunun adil çözümünü ortaya koymuştu. Bu nedenle yine söylüyoruz ki bu meselenin çözülmesinde en samimi partiler Milli Görüş partileridir. Bu da kendini Milli Görüş iktidarlarında göstermiştir. Bunun sonucunda da birçok bedel ödenmiştir.”

KİMSE ETNİK FARKLILIKLARI NEDENİ İLE ÜSTÜNLÜK SAHİBİ DEĞİLDİR

“Bir ülkenin temel prensibi farklılıkları koruyup hak ve adalet ekseninde bir birlik oluşturmak olmalıdır. Bütün insanlar doğuştan gelen haklara sahiptir ve bunların korunması gerekir. Kimse kimseden etnik farklılıkları nedeni ile üstün değildir. Zaten meseleye baktığımız zaman sorun halklarımız arasında değil bizi ayrıştıran politikalardan ötürüdür. Bunun için temel insan haklarının kâmil manada sağlanacağı yeni bir anlayış geliştirilmelidir. Bunun için de bölge ülkeleri ve toplum temsilcileri bir araya gelip ortak bir platform oluşturulmalı ve çözüm yolları ortaya konmalıdır. Meselenin çözümü için uzun vadeli bir program belirlenmelidir.”

TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİ KORUMAK BİZİM TEMEL PRENSİBİMİZDİR

“Temel hak ve hürriyetler ile adalet anlayışı bizim temel prensibimizdir. Bunların sağlanamaması sonrası kaos ve zulüm ortaya çıkar. Saadet iktidarında biz bu meseleyi sadece güvenlik değil, ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik alanda geniş reformlar ile yapacağız. Bunun için de darbe anayasaları yerine hak ve adalet merkezli anayasa oluşturulmalıdır.”

 

ANADİL ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILACAKTIR

“Anadil eğitimi ve kullanımının önündeki engeller kaldırılacaktır. Şiddet barındırmadığı sürece ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılacaktır. Halkın oyları ile seçilen vekil veya belediye başkanlarının siyaset yapma hakları ellerinden alınmayacaktır. Temsilde adaletin sağlanması barajın kaldırılması ile sağlanarak her fikrin kendine Meclis’te zemin bulması sağlanacaktır. Bölge ekonomisi devlet eli ile canlandırılacaktır. Köylerinden göç eden vatandaşların köylerine dönmelerine zemin hazırlanacaktır.”

KÜRTLER İNKÂR VE ZULME UĞRAMIŞTIR

Konuşmasına hazırladıkları rapordan başlıklar sunarak devam eden Karamollaoğlu, şunları kaydetti: “Bu topraklarda birçok medeniyet bir arada yaşamış ve bu toprağın insanları arasında derin kardeşlik bağları oluşmuştur. Ancak son yüzyılda farklılıkları çatışma olarak algılayan anlayış sebebi ile bu bağlar bozulmuştur. Bu durumu ülkemizde de gördük. Bundan dolayı Kürt vatandaşlarımız etnik kimleri nedeni ile inkâra, asimilasyona ve acılara maruz kalmıştır. 12 Eylül Darbesi’nde Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananlar, köy boşaltmalar ve yakmalar, faili meçhuller gibi zulüm uygulamaları bu sorunu daha da derinleştirmiştir.”

ÜLKE YENİ BİR KAOSUN İÇİNE GİRDİ

“Geçtiğimiz yıllarda başlatılan ve adına çözüm süreci denilen bu dönem plan ve programdan uzak adımlar ve sürecin siyasi malzeme yapılması nedeni ile mesele farklı boyutlara taşınmıştır. Özellikle 6-8 Ekim Kobani olayları, Haziran seçimleri, bombalı eylemler ve şehirlerde yaşanan çatışmalar da ülkeyi yeni bir kaosun içine çekmiştir.”

TÜM KESİMLERİ KAPSAYAN İSTİŞARE MEKANİZMALARI OLUŞTURULMALIDIR

“Devlet, iç barışı ve kamu güvenliğini sağlarken insan haklarına özen göstermelidir. Şiddet ile hiçbir sorun çözülmez. Tarihimiz bunun örnekleri ile doludur. Terör örgütüne katılanlar bu ülkenin vatandaşlarıdır. Bundan dolayı terörle mücadelenin sadece dağa çıkanları öldürmek ile sınırlı tutulması yanlıştır. Bu bağlamda öncelik ile akan kanın durması ve tüm kesimleri kapsayan etkin istişare mekanizmaları oluşturulacaktır.”

BU MESELENİN ÇÖZÜLMESİ BÖLGEDE BÜYÜK BİR BİRLİKTELİĞİN OLUŞMASINA ZEMİN HAZIRLAR

“Kürt meselesinin çözümünde Türkiye, tarihi bir süreç yaşıyor. Bu meseleyi kendi içimizde çözemediğimiz takdirde dış güçlere açık hale geliyoruz. Bunun sonucunda da küresel emperyalizmin ve Siyonizm’in oyunlarına olanak veriyoruz. Bunun önüne geçmek için bölgesel bir birlik ile bu mesele çözülmelidir. Emperyalizmin hesaplarını boşa çıkarmalı ve tüm halkların refahı ve özgür olması ile büyük bir birliktelik sağlanmalıdır.”

SAYIN KARAMOLLAOĞLU’NA TEŞEKKÜR EDİYORUZ

Programda kısa bir konuşma yapan DİTAM Başkanı Mehmet Vural, ise DİTAM’ın kuruluş amacını anlattı. Birçok önemli siyasetçiyi konuk ettiklerini belirten Vural, “Önümüzde önemli bir seçim süreci var. Bundan dolayı biz tüm cumhurbaşkanı adaylarına bir çağrıda bulunduk. Bu çağrımıza ilk yanıt veren Sayın Karamollaoğlu oldu. Bu nedenle kendisine çok teşekkür ediyoruz.” dedi.

KALICI BARIŞ İÇİN SİVİL TOPLUM ÖNEMLİDİR

Sivil toplumun baskı yolları ile engellenmesinin demokrasinin önündeki en büyük engel olduğunun altını çizen Vural, “Barışın kalıcılaşmasında, sorunların çözülmesinde sivil toplumun önemini dünyadaki örnekler ile görüyoruz. Siyasetin ve sivil toplumun bir araya gelememesi nedeni ile bölgenin sorunları çözülmek yerine daha da derinleşti. Umarız bu anlayış yerini ortak mutabakata bırakır ve sorunlarımız kalıcı bir şekilde çözülür.” diye konuştu.

YORUMLAR

  • 0 Yorum