İngiliz arşivlerinden çıktı: 'Kıbrıs Barış Harekâtı'nın asıl mimarı Necmettin Erbakan'

KKTC, Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 43'üncü yıl dönümünü kutluyor. Adadaki Müslümanların özgürlük ve kurtuluş günü olarak kabul ettikleri harekât için İngilizler "Harekatın asıl aktörü Erbakan'dır" yorumu yapmışlardı.

İngiliz arşivlerinden çıktı: 'Kıbrıs Barış Harekâtı'nın asıl mimarı Necmettin Erbakan'
21 Temmuz 2017 - 01:26 - Güncelleme: 21 Temmuz 2017 - 01:29

Türkiye'nin 20 Temmuz 1974'te zulüm altında Kıbrıs'ta yaşayan Müslümanların kurtarılması için başlattığı askeri harekatın üzerinden 43 yıl geçti. Kıbrıslı Müslümanlar ve Türkiye'de bazı kuruluşlar bugünü kutluyor. Kıbrıs Barış Harekâtı olarka bilinen çıkarmanın mimarının hep Bülent Ecevit olduğu konuşulur ancak o günlerde harekatın asıl mimarının dönemin Başbakan Vekili Prof. Necmettin Erbakan olduğu batılı devletler tarafından bile dillendiriliyordu. İngiltere harekat için "harekatın asıl mimarı Erbakan'dır" yorumu yapmıştı.
 

HAREKATA GİDEN SÜREÇ

 
Osmanlı devletinin bir parçası iken İngilizler'in elinden Rumların eline geçen Kıbrıs, Türkiye'nin uluslararası meselelerinin başında geliyor. Osmanlı Devleti tarafından 1571'de fethedilen Kıbrıs adası 1878 yılındaki Berlin antlaşmasına kadar doğrudan Osmanlı Devleti tarafından yönetildi. Berlin antlaşması ile İngiltere'nin adada asker bulundurması ve adayı yönetmesi kabul edildi. Böylece ada Osmanlı toprağı olarak kalacak ancak yönetimi İngiltere tarafından yapılacaktı. Osmanlı Devletinin İngiltere ve müttefiklerine karşı 1914 yılında Almanya'nın yanında savaşa girmesi üzerine İngiltere 5 Kasım 1914'te adayı ilhak ettiğini açıkladı.  I. Dünya savaşı sonunda yapılan Lozan antlaşması ile de Türkiye, Kıbrıs adasının İngiltere'ye ait olduğunu kabul etti. Böylece Kıbrıs konusu 1950'li yıllara kadar Türkiye'nin iç ve dış siyasetinde yer almadı. Ta ki Kıbrıs adasında yaşayan Rumların Enosis'i ( Yunanistan'a katılma ) gerçekleştirmeye çalışmalarına kadar.
 
20 Temmuz 1974 yılına gelinceye kadar Kıbrıs'ta yıllarca Müslüman kanı döküldü. Osmanlı'nın dağılması sonrası sömürge devleti İngiltere'nin işgal ettiği Kıbrıs topraklarını İngiltere yıllarca elinde tuttu. Rumların sürekli Enosis (Yunanistan'a Katılma) planları çerçevesinde İngiliz askerleri egemenliği altında binlerce Müslüman Türk vatandaşı hunharca katledildi. 1960 yılında garanti devletlerinin garantörlüğünde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ömrü de kısa süreli oldu. Çünkü Enosis iddiasında bulunan Rumlar yaptıkları saldırılarla sürekli Müslüman kanı dökmeye devam etti.

 

MEGALİ İDEA

 
Megali İdea, kelime anlamı ile "Büyük İdeal, büyük fikir" demektir. Bu fikre ve ilkeye göre, 1453'de Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilen İstanbul tekrar ele geçirilecek, Yunanistan, Girit, Rodos, Kıbrıs, Anadolu ve ta Büyük İskender'in uzandığı İskenderiye'ye kadar olan Topraklar işgal edilerek, bir Helen İmparatorluğu olarak kabul edilen büyük Bizans İmparatorluğu kurulacaktır.Bu imparatorluğun başkenti ise eski Bizans'da olduğu gibi hala "KonstantinoPolis" diye andıkları İstanbul olacaktır. Megali İdea fikri ilk kez Rigas Ferreros adlı bir Rum tarafından gündeme getirilmiştir. Rigas Ferreros, bu amaçla ilk Megali İdea haritasını 1791-1796 yılları arasında Bükreş'te hazırladı ve 1796 yılında Viyana'da yayınladı. Megali İdea'nın yaşatılması ve nesilden nesile aktarılması görevini Rum Ortodoks kilisesi ve Ortodoks mezhebinin merkezi olan İstanbul'daki Patrikhane üstlenmiştir.
 

ENOSİS

 
Enosis, Megali İdea hedefi çerçevesinde Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını, ilhak edilmesini ifade etmektedir. Kelime anlamı ile "ilhak " demek olan Enosis (yani adanın Yunanistan'a bağlanması) ilk Megali İdea haritasının çizildiği 1791 yılından beri gündemde olan bir konudur. Bir anlamda Kıbrıs sorununun da bu tarihten itibaren varolduğu söylenebilir. Yunanistan'ın Kıbrıs'ı talep etmesi ise 30 Aralık 1918 yılında gerçekleşti. 18 Ekim 1828 tarihinde İngiltere, Rusya ve Fransa'ya bir nota veren Yunanistan, resmen ilk kez Enosis fikrini ortaya atmış ve adanın kendisine bağlanmasını istemiştir.
 

EOKA ÖRGÜTÜNÜN FAALİYETLERİ

 
EOKA, Kıbrıs'ta Makarios öncülüğünde Türk halkını yok edip, adayı Yunanistan'a bağlamak için çalışmalarına hız vermişti.  EOKA için ilk gizli görüşmeler 2 Temmuz 1952'de Atina'da Makarios'un başkanlığında yapılmıştı. EOKA'nın amacı önce İngilizleri adadan atmak, ardından da topyekün bir imha hareketi ile Türk halkını yok ederek adayı Yunanistan'a bağlamaktı. Nitekim kısa süre sonra İngilizlerin adadan ayrılmasını dahi beklemeden, 1955'ten 1974 yılına kadar sürekli saldırılar yapmaya başladı.
 
Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı için çalışan EOKA Terör Örgütü yıllarca bölgede katliamlar yaptı. Mathiatı, Ayvasıl, Kumsal katliamları başta olmak üzere örgüt yıllarca Müslüman vatandaşa kan ve gözyaşı döktürdü. Kıbrıs'ta tarihe Kanlı Noel olarak geçen 24 Aralık'ta Lefkoşa'da yapılan Kumsal katliamında dönemine Tabip Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi ve küçük çocukları evinin banyosunun küvetinde hunharca katledilmişti. Vahşetin sembolü olan bu canilik sonrası Türkiye'yi sürekli ellerindeki siyasi ve askeri kozlarla kesen İngiltere, ABD ve BM artık bıçağın kemiğe dayandığını göremedi.

 

İLK MÜDAHELE GİRİŞİMİ VE ABD'NİN TEPKİSİ

 
Türkiye, Londra ve Zürih antlaşmaları ile adaya müdahale edebilirdi. Bu çerçevede 1964 yılında İsmet İnönü hükümeti TBMM'den Kıbrıs'a müdahale yetkisi aldı. Hükümetin aldığı müdahale yetkisi ve 7 Haziran'da adaya müdahale edeceğini açıklaması Türkiye ile Amerika Birleşik Devletlerini karşı karşıya getirdi. ABD devlet başkanı Johnson 5 Haziran'da Başbakan İsmet İnönü'ye içeriği kaba ve sert olan bir mektup gönderdi. Tarihe Johnson Mektubu olarak geçen ünlü mektupta Türkiye'nin adaya yapacağı müdahalenin iki Nato ülkesini (Türkiye ve Yunanistan) savaş durumuna sokacağı, bunun kabul edilemez olduğu, Sovyetler Birliği'nin Türkiye'ye karşı yapacağı olası bir müdahalede Nato'nun Türkiye'nin yanında olmaya bileceği ve ABD'nin 1947 antlaşması çerçevesinde Türkiye'ye verdiği askeri malzemelerin bu müdahalede kullanılamayacağı sert cümlelerle ifade edildi. Türkiye'nin en çok güvendiği müttefiki Amerika'dan aldığı diplomatik teamüllerin dışında yazılmış bu mektup Türkiye'de hayal kırıklığına sebep oldu. Bu mektup Türkiye'nin uluslar arası arenada ne kadar yalnız olduğunu da açıkça göstermişti. Amerika açık bir şekilde Türkiye'yi tehdit ediyordu. İsmet İnönü'nün mektuba ilk tepkisi " Dünya yeniden kurulur Türkiye yerini alır" şeklinde bir rest  olsa da  Başbakan İsmet İnönü Kıbrıs'a müdahale fikrinden vazgeçmek zorunda kaldı.
 

BARIŞ HAREKÂTI BAŞLIYOR

 
Türkiye yıllar sonra adaya bu kez kararlı bir şekilde ada politikasını yeniden gözden geçirdi. Adada tüm bu gelişmeler yaşanırken Türkiye artık müdaleden başka çözüm yolunun kalmadığını geç de olsa anlamıştı. 26 Ocak 1974 günü CHP ve MSP arasında koalisyon hükümeti olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin 37'inci Hükümeti yapılan bütün baskılara rağmen Kıbrıs'ta akan kanı durdurmayı bildi. KKTC'de bugün 37'inci yılı kutlanan Kıbrıs Harekâtı, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ta Kıbrıs Barış Harekâtı, Kıbrıs Türk Barış Harekâtı ya da Kıbrıs Savaşı olarak da bilinir. 20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı askerî harekât. Dönemin CHP-MSP koalisyon hükümeti adada yaşanan acı olayların artık dayanılmaz noktaya gelmesi üzerine buraya asrek çıkarma kararı alır. CHP'nin başında Bülent Ecevit, MSP'nin başında ise Necmettin Erbakan bulunuyordu.
 

ERBAKAN'IN BÜYÜK KATKISI

 
Dönemin CHP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit'in Batılı güçlerden çekinmesine rağmen koalisyon ortağı MSP Genel Başkanı ve  Başbakan Yardımcısı Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın kararlı ve inatçı tavrı sonrası akan kan durduruldu.
 
Garantör ülke olan İngiltere'ye Kıbrıs konusunu görüşmek için Ecevit'in uçağı daha Etimesgut Askeri Havaalanı'ndan yeni kalkmışken Başbakan Vekili Erbakan Milli Güvenlik Kurulu'nu acil gündem koduyla topladı. MGK devam ederken yapılan bütün itirazlara rağmen Erbakan, dönemin Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar'a gemilerin yola çıkması için o tarihi emri verdi.

 

HAREKÂTIN MİMARI ERBAKAN

 
Geçtiğimiz yıl ortaya çıkan bilgilere göre de Kıbrıs Barış Harekatı'nın dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in değil Başbakan Yardımcısı Erbakan'ın yaptırdığı ortaya çıktı. İngiliz Arşivleri'nde yer alan dönemin belgelerini tarayan Tarihçi Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, yaptığı araştırma sonucunda gerçekleri belgeleriyle gün yüzüne çıkardı. Bilgin, doktora çalışması için İngiliz Ulusal Arşivleri'nde 10 yıllık araştırması sonucunda "Büyük Güçler, Türkiye ve Kıbrıs Meselesi (1967-1975)" başlıklı TÜBİTAK projesi için 2005 ve 2006 yıllarında altı ay İngiliz Arşivleri'ni tarayan Bilgin, önemli bilgileri ilk kez Şubat 2010 yılında açıkladı.
 

TÜRKİYE YASAL HAKKINI KULLANDI

 
Türkiye hükümeti, hakâtı Zürih ve Londra Antlaşması'nın IV. maddesinden doğan haklarını kullanarak gerçekleştirdi. Fakat Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi bu harekâtı işgal olarak değerlendiriyor. Oysa Avrupa Konseyi Parlamentler Meclisi'nin 29 Temmuz 1974 tarihli 573 sayılı kararı ve Atina'daki Temyiz Mahkemesi'nin 21 Mart 1979 tarihli kararı, Türk müdahalesinin yasal olduğunu kanıtlamıştı.
 
Türkiye'nin 40 bin civarındaki askeri adanın kuzeyine yerleşti. Rum kesimi ve Birleşmiş Milletler harekâtı "işgal" olarak nitelendirdi. Şubat 1975 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'ye silah ambargosu koydu. 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu.

 

AYŞE TATİLE ÇIKSIN

 
Yapılan ilk harekat sonrası EOKA mahkumları serbest bırakmadığı için ve verdiği sözleri yerine getirmediği için 8 Ağustos 1974 günü ikinci harekatın parolası verildi. Dönemin Dışişleri Bakanı olan Turan Güneş Cenevre'de verilen sözlerin yerine getirilmediğini görünce Merhum Ecevit'e 'Kendi kızı olan Ayşe'nin adının anarak, Barış Harekatı'na 'Ayşe Tatile Çıksın' şifresiyle bilgi verdi.
 

TÜRKİYE'NİN KARA GÜN DOSTLARLARI BELLİ OLDU

 
Operasyon devam ettiği sürede ABD ve İngiltere başta olmak üzere iki yüzlülükleri her seferde gün yüzüne çıkan ülkeler Türkiye'ye askeri ambargo kararları alırken, başta İran olmak üzere Pakistan, Afganistan ve Suudi Arabistan'dan da Türkiye'ye yardım sözleri geldi. Bu günlerde zor şartlar altında olan Libya Devlet Başkanı Muhammer Kaddafi ise ambargo sonrası jet yakıtlarımızın tükenmesi ile Türkiye'ye jet yakıtı yardımı yaptı.
 

ADANIN ÖNEMİ

 
Kıbrıs Türkiye açısından gerek Kıbrıs Türkleri, gerek güvenlik, gerekse tarihî yönden büyük önem arzeden bir adadır. Kıbrıs'ta tahminen 300 bin Türk yaşamaktadır. Kıbrıs Türklerinin güvenliği milletlerarası anlaşmalarla teminat altına alınmıştır. Bu anlaşmalara göre Türkiye, Kıbrıs Türklerini her cihetten korumak ve kollamak mecburiyetindedir
 
Kıbrıs Türkiye'nin kara sınırı bulunmayan Akdeniz (güney) bölgesinin, dolayısıyla ülkenin güvenliği açısından çok önemlidir. Bu bölge ileride vuku bulacak bir savaş esnasında kara harekâtına maruz kalma ihtimali pek zayıf olan bir bölgedir. Fakat bölgenin Kıbrıs'ta mevcut düşman bir devlet tarafından gelecekte füze ve hava saldırısı ile çıkartma ve indirme eylemine (yani kara harekâtına) uğraması, Türkiyenin orada da savaşı kabul etmesi ve mevcut cephelere bir yenisinin eklenmesi neticesini doğuracak ve Türkiye ister istemez bir kısım kuvvetini buraya bağlayacaktır. Bu bakımdan Türkiye'nin tek güvenli bölgesi olan Akdeniz bölgesini Rum saldırılarına maruz bırakacak imkân ve ihtimallere izin vermesi mümkün değildir.
 
SON DURUM
 
Şu an adada AB tarafından tanınan ve AB dönem başkanlığını yürüten Kıbrıs Rum Cumhuriyeti (Rum kesimi) devleti ile KKTC var.
 
Rumlar, AB ve ABD adada sadece bir devlet olduğunu iddia ediyor. Türkiye ise iki devlet olduğunu belirterek bunun arkasında durmaya devam ediyor.
 
AB, Türkiye'nin bu tavrını AB üyeliğine karşı koz olarak kullanıyor. Yıllardır bu konuda Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya çalışan AB, son dönemlerde Türkiye'nin elinin güçlenmesiyle birlikte çeşitli çözüm arayışlarına girmiş bulunuyor.
 
Son olarak eski BM Genel Sekreteki Koffi Annan'ın hazırladığı barış planı Türkiye'nin haklılığını uluslararası arenada bir kez daha ortaya koydu.
 
Çünkü Türkiye ve KKTC bu planı kabul etti ancak Kıbrıs Rum kesimi planı kabul etmedi. Türkiye bu süreden sonra artık karşıdan adım atılmasını bekliyor. Başbakan Erdoğan'ın son KKTC ziyareti ve yaptığı açıklamalar Türkiye'nin adadan kesinlikle vazgeçmeyeceğini göstermesi bakımından önemli anlamlar taşıyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum