Ayşegül AKDENİZ

Ayşegül AKDENİZ


ŞEFKAT KAHRAMANLARI

16 Mayıs 2021 - 14:20



Türk asıllı Hanefî fıkıh, hadis ve tefsir alimi  Abdullah bin Mübarek, bir hac mevsiminde Mekke’de hac vazifelerini ifa ettikten sonra, Harem’de uyuyakalır. Rüyasında semadan iki melek iner. Aralarında şöyle bir konuşma geçer: 
-Bu sene 600 bin kişi haccetti. Fakat hiçbirinin haccı kabul edilmedi, ancak Şam’da Ali bin Muvaffak ismindeki bir ayakkabı tamircisinin yaptığı amelin hürmetine Allahu Teâlâ hepsinin haccını kabul etti...  
Abdullah bin Mübarek uyandığında merak ve hayret içindedir. Ali bin Muvaffak’ı yakından tanımak için hemen Şam’a gider ve onu bulup der ki: 
- Sen nasıl bir hac yaptın da senin hürmetine Allahu Teâlâ herkesin haccını kabul etti? 
-Bir yanlışlık var. Ben hacca niyetlendim, fakat gidemedim. 
-Nasıl olur? Bu durumu bize anlat. 
-Otuz senedir hacca gitmeyi arzu eder dururdum. Bu zaman içinde eskicilikten 300 dirhem para biriktirdim. Hac yolculuğuna niyet ettim. Yola çıkacağım güne yakın bir zamandı. Evimizi et kokusu sardı. O sıralar hamile olan eşim bana:
-Komşudan et kokusu geliyor. Cnım çekti, bana bir parça et ister misin? dedi. 
Komşuma gittim. Durumu anlatınca komşum ağlamaya başladı:

“BU ET SİZE HARAMDIR!”

- Bu pişen et, yolda ölü olarak bulduğum bir hayvana aittir. Bundan, günlerdir aç olan çocuklarımın ölmeyecek kadar yemeleri helaldir, size ise haramdır. Helal bir gıda bulamaz isem, mecburen onu yedireceğim, dedi. 
Ali bin Muvaffak der ki: 
-Komşumun anlattıkları içimden bir parça kopardı. Binbir zorlukla biriktirdiğim 300 dirhemi ağlayarak ona verdim:
“Yazıklar olsun bana ki, sen aç iken halinden haberdar değilim. Hakkını bana helal et” dedim.
Bunun üzerine Abdullah bin Mübarek: 
-Rabbim bana rüyada bu hakikati gösterdi dedi.
                *   *   *
Geçen gece sahurda Muhterem  Nihat Hatipoğlu Hocamız bu kıssayı anlatıyordu. 
Acaba günümüzde var mı böyle insanlar diye düşününce aklıma biri geldi. Şefkat-Der Başkanı Hayrettin Bulan. 'Ben onu biraz tanıyorsam eğer, şunu biliyorum: Hayrettin Bey çok istese de gidememiştir şimdiye kadar hacca veya umreye. Hatta o kadar parayı biriktirememiştir de.' diye düşündüm. Çünkü daha lise çağlarından beri eline geçen parayı ihtiyaç sahiplerine infak eden, 20'li yaşlarda dernek kurup Konya'da kimsesiz, sahipsiz insanlar için şefkat evleri açan, 40'lı yaşlara geldiğinde ise, -ihtiyaca binaen- şefkat evlerinin sayısını 16'ya çıkaran bir şefkat kahramanı o. Kendisine mesaj atarak sordum hiç hacca veya umreye gitme imkân ve fırsatı buldunuz mu? diye. Hayır cevabı verdi tahmin ettiğim gibi.
Geçenlerde bir online toplantı yapmıştık 'Erdem Mücadelesi Platformu' gönüllüleriyle. Hayrettin Bey'e kendisi Konya'da yaşadığı hâlde neden İstanbul'da da şefkat evleri açtığını sordum. 'İstanbul'dan bize yönlendirilen çok fazla sayıda yardıma muhtaç kişi oluyordu. O sebeple İstanbul'da da şefkat evleri açma ihtiyacı duyduk' diye cevap verdi.
Derneklerin gelen yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştırması daha kolay da, sorumluluk alıp şefkat evleri açmak ve evsizleri, sahipsiz, mağdur, kalbi kırık sahipsiz insanları buralara yerleştirmek, her ay gelmesi umit edilen bağışlarla masrafları karşılamak hiç kolay değil. Ama Hayrettin bey, madem ki ihtiyaç var, kimse yoksa ben varım diyerek ortaya atılmış, 500 kişinin sorumluluğunu almış.
Peki biz toplum olarak kimsesiz, sahipsiz, yardıma muhtaç insanlardan hepimiz sorumlu olduğumuz hâlde, ayakta alkışlamamız gereken bu 'ADAM'a ne kadar destek olabiliyoruz?
Yeteri kadar destek olamıyoruz demek ki, sürekli sosyal medya hesaplarından feryat ediyor:
Allah rızası için destek olun da şefkat evlerinin kira ve faturalarını, gıda aldığımız esnafa borçlarımızı ödeyelim, şefkat evlerini kapatmak zorunda kalmayalım diye. 
Doğrusu bu feryatları duydukça benim içim daralıyor ve bana  hafakanlar basıyor. Hayrettin bey nasıl dayanıyor içinde bulunduğu duruma acaba? Doğrusu bilemiyorum...
Gelin, Şefkat Abidesi Sevgili Peygamberimiz'in (s.a.v.), 'Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe (hakkıyla) iman etmiş olmaz.' hadisi mucibince empati, adalet timsali Hz. Ömer'in (r.a.) 'Hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekin.' uyarısına uyarak da ciddi bir nefis muhasebesi yapalım ve kardeşliğin gereğini yerine getirelim. Ne dersiniz?


Zekât, fitre veya düzenli bağışla destek olmak isteyenler için:
ŞEFKAT KAPISI DERNEĞİ
IBAN: TR14 0001 0001 6836 995779 5001
Ziraat Bankamatik: 0168-36995779-5001
www.sefkatder.org
İrtibat Tel:
0212 244 85 97
0535 733 77 13
0537 313 47 97