Basın özgürlüğü akreditasyon duvarlarıyla engellendi

Gazeteciler Cemiyeti: İfade ve basın özgürlüğü akreditasyon duvarlarıyla engellendi

 Basın özgürlüğü akreditasyon duvarlarıyla engellendi
03 Şubat 2015 - 01:39 - Güncelleme: 03 Şubat 2015 - 01:41

AB Sivil Düşün Programı çerçevesinde Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) tarafından yürütülen Özgürlük İçin Basın Projesi’nin birinci yıl değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Sonuç bildirisini okuyan Gazeteciler Cemiyeti Basın Meclisi Başkanı Yaşar Aysev, "Çağdaş demokrasinin temeli olan ifade ve basın özgürlüğü 2014 yılında yasalar, kararnameler ve akreditasyon duvarlarıyla engellendi." dedi.

Özgürlük için Basın Projesi’nin birinci yıl değerlendirme toplantısında Türkiye’deki gelişmelerin basın ve ifade özgürlüğüne etkileri Büyük Park Otel’de görüşüldü. Sonuç bildirisini Gazeteciler Cemiyeti Basın Meclisi Başkanı Yaşar Aysev okudu. Aysev, "2014’ün yakın tarihin en zor yıllarından biri olduğu kaydedilmiştir. İfade ve basın özgürlüğü açısından 2015’in zor bir yıl olabileceği endişesi seslendirilmiştir. Çağdaş demokrasinin temeli olan ifade ve basın özgürlüğü 2014 yılında yasalar, kararnameler ve akreditasyon duvarlarıyla engellendi.” ifadelerini kullandı.

Aysev, halkın doğru haber alma özgürlüğünün sınırlandığını söyleyerek, "Çok sayıda gazetecinin cezaevine girmesi, 1000’in üzerinde basın çalışanının 2014’de işinden olması; çalışanların da iş, aş, güvenlik veya çevre kaygılarıyla, kendi kendilerine oto sansür uygulamaları bugünün yaşanan acı gerçekleridir. Gazeteciler, özgür, tarafsız doğru ve zamanında haberlerle kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirirken, siyasetin ve siyasetçilerin karalama ve suçlama kampanyalarına muhatap olmaktadır. Mesleki gelecekleri, siyasete karşı zor durumda olan patronların insafına kalmaktadır. Gazetecilerin görevlerinden alınmasının, istifa etmelerinin ve istifaya zorlanmalarının sıradanlaşması normal görülemez. İktidar çevreleri bu gelişmeleri duymak ve çare üretmek için bir çaba göstermiyorlar." diye konuştu.

Aysev, bu olumsuz gelişmelerin toplumu sağırlaştırdığını, körleştirdiğini kaydederek, "Siyasal iktidarın kaygı yaratan uygulamaları yanı sıra özerk olduğu sanılan kamu kurumlarının özgürlükleri daraltan yanlı tutumları artmaktadır. 2014 Kasım ayında yasalaşan torba yargı paketi ve halen Meclis’te görüşmeleri devam eden ilave güvenlik önlemleri içeren paket; özgürlükler açısından sıkıntı yaratmaktadır. Demokrasinin sadece seçimlerle bağlantılı bir süreç değildir. Azınlık haklarına saygı, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve herkesin hukuk önünde eşitliği ilkelerine özen gösterilmelidir. İfade ve basın özgürlüğünü güçlendirmek demokrasimiz için hayati önemdedir." ifadelerini kullandı.

"İNTERNET SİTELERİ VE SOSYAL PAYLAŞIM AĞLARI ÜZERİNDEKİ BASKI GİDEREK ARTMAKTADIR"

Yaşar Aysev şöyle devam etti: "Gazetecilerin her an ‘terörist’ suçlamasıyla demir parmaklıkların arkasına kapatılmasına yol açabilen yasa hükümleri varlıklarını korumaktadır. Tekelleşme ve siyasi iktidarların gazetecilere ve medya gruplarına baskı ve müdahaleleri süregelmektedir. İktidarların hoşuna gitmeyen yazı ve haberleri yüzünden gazeteci ve yazarların işlerine son verdirilmesi ve medya gruplarının dünyada benzeri görülmemiş büyüklükte vergi cezalarıyla sindirilmesi giderek artmaktadır. Sendikasızlaştırma ve bunun sonucunda medya çalışanlarının iş güvencelerinin ortadan kalkması ve taşeron işçi çalıştırılması sürdürülmektedir. Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmi ilan dağıtımındaki keyfilikler yerel ve ulusal basın önündeki en önemli engellerden biridir. İnternet siteleri ve sosyal paylaşım ağları üzerindeki baskılar giderek artmaktadır. Siyasi iktidarların hoşuna gitmeyen haberler veren televizyon kanallarına ağır cezalar verilmeye devam edilmektedir. Gazetecilerin kıdem tazminatlarından mahrum edilmesi tehlikesi sürmektedir. Toplantı, gösteri ve yürüyüş haklarının sınırlanması, bu haklarını kullanmak isteyen yurttaşlara karşı uygulanan polis şiddeti kaygı verici boyutlardadır."

"ULUSLARARASI KURULUŞLARCA DA OLUMSUZLUKLAR YAKINDAN İZLENMEKTE"

Aysev, olumsuzlukların sadece ulusal kurum ve kuruluşların belirlediği eksiklikler ya da uygulamalardan ibaret olmadığını kaydederek şunları söyledi: "Aynı zamanda uluslararası kuruluşlarca da bu olumsuzluklar yakından izlenmekte ve kaygı verici noktalar olarak altı çizilmektedir. Güvenilirliği sorgulanabilecek, siyaseten tarafgir olduğu iddia edilebilecek kuruluşların yanı sıra Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (İHK) gibi global alanda saygınlığı olan kurumlarca da Türkiye endişe ile izlenmektedir. Nitekim, 27 Ocak 2015’de İHK, konseyin 2010 yılından başlayarak her ülke için yaptığı Evrensel Periodik İnceleme (EPİM) çerçevesinde Türkiye masaya yatırıldı. Toplantıda, ABD, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya, Kongo, Çin, Bosna Hersek ve hatta Filistin’den delegelerce Türkiye’de basın özgürlüğü ve insan hakları üzerinde büyük baskı uygulandığı vurgusu yapıldı." 


YORUMLAR

  • 0 Yorum